Skip to content

Büyülü Sözcüklerin Temeli

Kelimeler, sihirbazlar için özel bir öneme sahiptir. Sihirbaz konuştuğunda, çevresindeki ambiyansın değişmesine neden olur. Sesinden kaynaklanan titreşimler söz biçimini alır. Bu sözler uzak mesafelere seyahat edebilir ve başkalarının dikkatini çekebilir. Böylece, çağırma ritüelinin merkezini oluşturur ve her zaman merkeziyetçi yapıya sahiplerdir. Bir sihirbaz bir şey arzu edebilir ancak arzu değişime neden olmaya yeterli değildir. Arzusunu kelimelerle ifade ettiğinde, düşünceleri dünyaya tezahür eder.
Kabalist sihirbazlar Sonsuz ve bilinmez İlah’ın [Allah’ın] bir söz söyleyerek evreni yarattığına inanıyordu [Ol dedi ve oldu]. Bu söz Elohim ve ya Rab’in sadece gizli ve fısıldayan İbranilerin Kutsal Dört Harfli Sözüdür. Elohim’in harfleri; Dünya, Hava, Ateş ve Su öğelerini temsil eder böylece Sonsuz İlahiyat’ın fiziksel tezahürü haline gelmiştir. İncil’de yanan bir çalıda Musa’ya görünmesi, ateş ve dumanın Zion dağına inmesi, Yer yüzünün Musa’nın düşmanlarına karşı geceler boyunca esen bir rüzgara hakim kalması, Kızıl Deniz’i bölüp Musa’ya yardımcı olması,  bir rüzgar gibi Mısırlıların üstüne çekirge yağdırması ve daha sonra bunları aynı rüzgar ile süpürmesi vs. gibi örnekler bu 4 harfe örnek verilebilir.

Mesih’in en büyük gizemi (tesadüfen çoğu Hıristiyan bunu tanımaz) sonlu yapılan Sonsuz İlahiyat ya da Makrokozmosun, Mikro kozmosudur. Mesih “Ben” ve “Yaşayan Su” olduğunu söylediğinde, kendisini Sonsuz İlahiyat’ın fiziksel tezahürü olan Eski Ahit RAB ile eşitlemiştir. Jhon’a göre İncil’de şöyle yazılır: “Başlangıçta Kelimeler Tanrı ile birlikteydi… ve kelimeler gelişip ayrı bir hal aldı.” Bu yorumun kaynağı aslında; İsa’nın erken Hıristiyanlık döneminde ve Gnostikler tarafından kelimelerin, imgelerin gelişmiş bir tezahürü olarak kabul edilmesindendir.

Kelimeler ayrıca eski halklar içinde önem taşıyordu. Örneğin Babil tanrısı olan Marduk’a, Ejderha Tiamat’ı yenebildiği ve cesedinden dünyayı ve denizi yaratabildiği için Peder Enki’nin elli(50) isimi verilmiştir. Ishtar, Hiçliğin kapılarını dünyaya indirdiğinde, içeriden çıkan Ölüm Tanrıçası Ereshkigal Komutayı ele almadan önce birkaç kelime söyler. Sümer, Babil ve Mısır mitolojisinde kullanılan kelimeleri temelinde canlıları kontrol etmek için -varlıkları yönetmek için- kullanılırdı. Bunlar gibi yüzlerce örnek verilebilir ayrıca kelimeler sadece yönetmek ve atfedilmek amacıyla değil, insiye esnasında enerjiyi yüklemek ve etki alanını değiştirmek amacı ile de kaderin bir parçası haline geldi. İnsiye gibi önemli bir şey olup Sihirbaz’ın kaderini belirlerken rol aldı.

Hıristiyan İncil’lerinde, Tanrı insanı yeryüzünün tozundan alıp vücuduna nefes olarak verirken, onu Cennet Bahçesinde tutmak ve yaşatmak için isim atfeder. Tanrı bütün varlıkları yaratmasına ve yönetmesine rağmen Adem ismini yüce kabul eder ve onunla birlikte ilerler. Eachdem der her canlıya ne isim verirse versin. İncil der ki, Adı budur. Kutsal kitabın bu açıklaması Tanrıyı sonsuz ve bilinmez olarak tanımlar. Kendi özünü kil ve toprağa solur ve dahasında insanı yaratır ayrıca egemen hale getirir ki İnsanoğlu da diğer varlıklara isim koyabilsin. Bu egemenlik manevi bir şey değildir ancak bununla birlikte sadece fiziksel bir şey olduğu da söylenemez. Mistik bir perspektiften İncil’de tanımlanan otorite öncelikle manevi niteliktedir ve insanın manevi dünya üzerinde lider olduğuna hitap eder. İnsana, ruhsal varlıkları yönetme ve isimlendirip yönetme -kumanda etme- gücü verilir.

Şeytan fikrine adapte olmak için Fars edebiyatına ve mitolojisine odaklanabilirsiniz. Fars mitolojisinde Lucifer olanları gururundan yapmamıştır; Lucifer, Tanrı’yı aslında çok seviyordu, Meleklerin ırkını yaratmasından sonra onlardan her şekilde aşağıda olan Adem’e boyun eğmeyecek ve hizmet etmeyecekti. Mesela bununla birlikte İbrahimi mitolojide ise Şeytan; Tanrı’nın düşmanı değil, İnsanın düşmanıydı. Şeytan’ın gökten (Tanrılar Bahçesinden) Adem yüzünden atılmış olması Şeytan’ı bertaraf etti ve daha sonra insanlara RAB’in aslında ne kadar eşitliksiz ve kısıtlayıcı bir tanrı olduğunu ispatlamaya çalıştı. İbranice dinlerde ayrıca, “Tanrı’nın Oğulları” soyunun aslında, yeryüzüne inen Nephilim’lerin ve insanların soyundan gelenler olanlar tanımlar. Antik Yahudi’lerin Apokriptik metinlerinden birisi olan “Enoch Kitabı”, Azazel’i ve insan ırkına sihir ile büyü sanatını öğreten diğer düşmüş melekleri de anlatır. Bu sürgün edilmiş varlıkların tüm büyü geleneğinin başı olduğu söylenir.

Ancak bir açıdan baktığımızda büyülü Aeonlar ve güç sözleri edebiyatı sadece Antik Mısır dönemine kadar uzanıyor ama bununla birlikte son yüzyılda popülerlik kazandı. Geleneksel olarak bir sihirbaz, Usta olmadan önce uzun yıllar süren bir çalışma döneminden geçer. Usta olana kadar kendisini görür ve anlar. İçindeki ve doğrudan etrafındaki güçlere komuta vermeyi öğrenir. Usta, tapınağın ustası olmadan önce hayatını değiştiren birçok şeye de maruz kalır. Tapınağın bir ustası büyülü evreni anlar ve değişimi çok daha büyük şekilde gözlemler. Tapınağın efendisi büyülü evreni değiştiren veya yeni bir şekilde tanımlayan bir kelime türetebilir. Bunu yaparken yeni bir yasa oluşturabilir ve yeni bir Aeon oluşturabilir veya mevcut bir yasa ile Aeon’u tanımlayabilir. Bir kelimeyi konuşma eylemi; Büyücüyü, Tapınağın Ustasından ayıran eylemdir.

Bir kelimeyi söylemek, bir yasayı ilan etmek, bir Aeon kurmak veya Büyülü Evreni yeniden tanımlamak; Sol El Yolu’nu, Sağ El Yolu’ndan ayıran yegane agresif ve karakteristik eylemlerdir. Evrende değişime neden olmak için irade gücü gerekir. RHP, içindeki değişimi etkilemek yerine “Evren ile bir olma” yolunu seçtiğinden, RHP’nin büyücüleri, Magister Templi veya Tapınağın ustası derecesinin önüne geçemez. Sadece LHP’nin bir büyücüsü evrende bağımsız olarak hareket edebilir. Böylece içinde değişim meydana getirebilir.

Aeonik kelimeler ve yasalar doğası gereği Sataniktir.

1904’te Aleister Crowley, “Horus’un Aeon’u” olan yeni bir Aeon’un başlangıcını ilan etti. Böylece Hıristiyanlık Ve RHP’nin diğer yaşamı reddeden dinleri ile karakterilize edilen bir dönem olan Osirus’un Aeon’unun sona erdiğini idda etti. Crowley’in yeni Aeon’u, Parlak Fetih Çocuğu olan Horus’un yaşamını onaylayan Aeon’du. Mısır mitolojisinde Horus, Osiris’in kardeşi ve İsis’in oğludur. İlginç bir şekilde, Hıristiyanlık içerisinde daha sonra mısır mitolojisindeki birçok tematik özellik yankılanacaktı. Osiris’in kış gün dönümü gecesi öldürülmesi ve Tanrı Horus şeklinde yeniden önce (25 Aralık’ta)  yer altı dünyasında üç gece geçirmesi ve bunun garip bir şekilde Yılbaşı olarak geçirilmesi olarak etkilerini görecektik. İsis’in “Tanrı’ların Anası” ünvanının daha sonrasında Meryem Ana’ya verilmesi gibi birçok örnek bu yankılara örnek olarak verilebilir. Crowley’in Horus Aeon’u yeni bir yaşamı onaylayan devir olarak kavramlaştırılması ve Horus’un Mesih’in erken bir formu olduğu ışığında ilerlemektedir ama bu fikir ve ilerleme de ta ki bu çelişkinin sadece Mısır tarihinin daha sonraki dönemlinin mitolojisinde var olduğunu düşününcesine kadar devam edebilir… Horus, Mısır’ın en eski tanrılarından birisiydi ve Osiris’e ibadet etmeden önce ibadet edilirdi ancak ilerleyen dönemlerde Set’in, Osiris’in düşmanı olması sebebiyle bu gelenek sona erdirildi.

Aleister Crowley’in 1904’de söylediği “THELEMA” kelimesi, irade anlamına gelen bir yunanca kelime olan İrade idi. Horus Aeon Yasalarında “Ne istersen yap, yasa tamamlayıcısı olacak” ifadesi tam anlamı ile tüm kelimelere yazılmıştı. Bu benim için ne evren ne de bireysel Sonsuz bir Tanrı’nın tezahürü olabilir. Bir birey’in temelinde Tanrı ihtiyacı duymasının temel nedeni budur ya da başka bir değişle İnsan Tanrı’dır ancak bir tamamlayıcı faktör uydurmuştur. Bir çok kişi kendi doğaları içerisinde bir çatışmaya sahiptir ancak bir Büyücü kendisini anlamalı ve Abramelin’in Büyü’nün gerçek iradesine ayak uydurmalıdır. Kendi ilahiliğini ve etkili iş değişikliğini fark etmeden, Kutsal Koruyucu Meleğin Bilgisi’ne erişemeyiz.


Gustave Doré (Illustration to Dante's "Divine Comedy," Inferno - Hypocrasy)  Art Poster Print' Prints - | AllPosters.com

PDF Bağlantı: https://demoniacturkey.noblogs.org/files/2020/09/Büyülü-Sözcüklerin-Temeli.pdf