Aeonların temel fikrini hem mikro hem de makrokozmik ölçekte anlamak için çok önemli bir kavramı kavramalıyız. Bu, “Oran Alanı” kavramıdır. Oran alanı, bireyin insan ile evren arasında bir bağlantı olduğunu ve bu bağlantının orantılı olduğunu anladığı çok basit ve eski bir düşünce modalitesidir. Her oran alanı – ilke olarak diğer alemlerle bağlantısını sürdürürken – kendi parametrelerine ve onu yöneten fizik kurallarına sahiptir. Bu kurallar, çoğunlukla bilimsel yollarla keşfedilir. Ya da bunlar, maddenin gözlemlenmesiyle değil, kendi içindeki bilincin veya madde-dışı ya da soyutlama aleminde gözlemlenmesi yoluyla öğretilen araçlarla, yani düşüncenin gerçek egemenliği olan düşünce yoluyla, sezgisel veya büyülü olarak keşfedilir.
Bilincin zorunlu olarak bağlı olduğu tek bir orantı alanı yoktur – bilinç genişlemelidir. Bununla birlikte; her bir birey, bu engelleri daha da genişletmek için kendi potansiyeliyle sınırlıdır. Bu penetrasyonun sınırları, kişisel anlayışın sınırlarını oluşturur ve bu sınırların yıkılmasını başlatan da antinomyanizmdir. Büyücü ile ilgili orantı alanı o kadar iyi tanımlanmıştır ki, birey için manevi ve pratik bir önemi vardır. Başka bir deyişle, Büyücü’nün yaşadığı orantı alanı ve Büyücü’nün fikirlerini genişlettiği alan, bu alemlerin etkisine girenlerin içinde uzantılar yaratabilir.
Bir Aeon – bunun farkında olan bireyler için – tüm niyet ve amaçlar için bir evren ve dünyadır. Ancak, madde yoğunluğundan ziyade saydam ve soyut fikir malzemelerinden oluşan bir dünyadır. Bu dünya ya da alem, bir yerleşim yeridir; bedenin değil, ruhun ve bedenin içinde bulunan benliğin yeridir. Bu fikirlerin kaynağı Söz ve onun Büyüsünün formülsel yazıtlarıdır. Dahası, bu kaynağa en yakın kişilerden gelen eylem, faaliyet ve düşüncelerin dile getirilmesi, ifade edilmesi ile bu dünya açığa çıkar. Aeon, çeşitli orantılı mekanizmalar yoluyla bu fikirlerle doğrudan etkileşimin ötesine geçer. Bu mekanizmalar uyum, sempatik titreşim, simetri, aralıklar, uyumsuzluk, yoğunluk vb. – diğer bir deyişle rezonansın özellikleridir.
Her birimiz fiziksel evrimimizle, bilincimizle ve varoluş duygumuzla sonuçlanan orijinal nedenlerle bir ilişki içindeyiz. Oran alanı, bireyselleştirilmiş bilincin o orijinal nedensel epifaniye olan bağlantısından bir geri çekilmedir. Dahası, orantı alanı, Büyücü ile Sözü arasındaki büyülü bağlantıdır.
Önerilen Yazı: https://demoniacturkey.noblogs.org/buyulu-sozcukler/
